21 İsa Mesih’in Ölümü ve Dirilişi
Fısıh Bayramı yemeğinden sonra hava kararmıştı ve İsa Mesih ve öğrencileri bir zeytin bahçesine dua etmeye gittiler.
İsa Mesih bahçede acı ve keder içinde yere kapanıp ağlayarak Tanrı’ya, ‘Baba, mümkünse bu kâse (yani kendisinin ölümü) benden uzaklaştırılsın diye ve yine de benim değil, senin istediğin olsun’, diye dua etti.
Duasını bitirdikten sonra öğrencisi Yahuda bir sürü askerle geldi. Yahuda İsa Mesih’i öptü. Yahuda gelmeden önce askerlere öptüğü kişiyi tutuklamalarını söylemişti. İsa Mesih onlara, neden kendisini silahlarla tutuklamaya geldiklerini, çok tehlikeli biri olup olmadığını, kendisi her gün tapınakta öğretirken neden onu orada tutuklamadıklarını, sordu. İsa Mesih onlara, eskide peygamberlerin aracılığıyla söyledikleri yerine gelsin diye bunun gerçekleştiğini, söyledi.
Askerler İsa Mesih’i tutuklayınca öğrenciler kaçıp saklandılar. Askerler İsa Mesih’i dövüp onu Yahudilerin ileriye gelenlerine sorgulanması için götürdüler. Onlar İsa Mesih’e, kendisinin Mesih, Tanrı’nın oğlu olup olmadığını, sordular. İsa Mesih onlara, kendisinin Mesih olduğunu, bir gün onun en yücesinin sağ elinde oturacağını ve bulutların üzerinden geleceğini göreceklerini, söyledi.
İsa Mesih bunu söyler söylemez, Başkâhin giysilerini yırttı ve Tanrı olduğunu söyleyene ölüm cezası verilmesini, söyledi. İsa Mesih’in yüzüne vurup tükürdüler.
Yahudilerin kimseyi ölüm cezasıyla yargılamaya yetkisini olmadığı için İsa Mesih’i Roma İmparatorluğunun valisi, Pilatus’a gönderdiler. Yahudilerin önderleri seyredenleri kızdırdılar ve Pilatus’a İsa Mesih’i öldürtmek için baskı yaptılar. ‘Çarmıha ger, çarmıha ger’ diye bağırdılar.
Pilatus Yeruşalim’de isyan çıkmasından korktuğu için İsa Mesih’i Roma İmparatorluğunun askerlerine çarmıha gerilmesi için teslim etti. Çarmıha gerilme cesası en zalim ve utandırıcı idam etme yöntemlerinden biriydi.
İsa Mesih’i askerler tarafından çok ciddi bir şekilde sopayla dövüldü. Askerler dikenlerden bir taç örüp başına koydular ve omuzlarının üzerine mor bir kaftan sardılar. ‘Selam, ey Yahudilerin Kralı’, diyerek onunla alay ettiler. Gece boyunca İsa Mesih’i dövüp alay etmeye devam ettiler, sabah olunca onu Golgota denilen bir yere götürdüler.
İsa Mesih suçlu gibi iki hırsızın arasında ağaçtan yapılmış bir çarmıha çivilendi. Çarmıha civildiğinde Tanrı’ya baba diyerek Tanrı’dan, askerlerin yaptıklarını affetmesini, istedi, çünkü yaptıklarını ne olduğunu bilmediklerini, söyledi.
Öğlen vakti birden karanlık çöktü. Karanlık üç saat boyunca devam etti. Ansızın tapınaktaki en kutsal yerle kutsal yer arasındaki çok kalın perde üsten aşağıya yırtıldı. O saatte İsa Mesih babasına, ruhunu teslim ettiğini, her şeyin tamamlanmış olduğunu, söyleyince öldü.
İsa Mesih’in yanındaki çarmıhlara gerilen iki hırsızın daha hızlı ölmeleri için askerler bacaklarını kırdılar. İsa Mesih’in öldüğünü fark edince bacaklarını kırmadılar. Onun öldüğünü anlayınca emin olabilmeleri için askerlerden biri böğrünü mızrakla deler delmez kan ve su aktı.
Cuma akşam İsa Mesih’in cansız bedeni çarmıhtan indirilip keten bezlerle sarıldı ve zengin bir adamın hiç kullanılmamış bir mağara mezarına koyuldu. Mezarın girişini kocaman bir taş yuvarlayarak kapattılar. İsa Mesih’in cansız bedenine kimsenin bir şey yapmaması için Roma İmparatorluğunun askerleri mezarın önünde nöbet tuttular. Kadınlar İsa Mesih’in çarmıhtan indirilip mağara mezara koyulduğuna şahitlik ettiler.
Pazar günü erkenden bazı kadınlar İsa Mesih’in cansız bedenini gömülmek üzere hazırlamaya mezara gittiler. Varınca taşın mezarın girişinden kaldırılmış olduğunu gördüler ve nöbet tutan askerler yoktu.
Ansızın iki melek göründü. Melekler kadınlara, neden şaşırdıklarını, sordular. Melekler kadınlara, İsa Mesih’i neden burada aradıklarını mezarda olmadığını, ölümden dirildiğini, söylediler. Kadınlar heyecanlıydılar ve korktular. Hemen İsa Mesih’in öğrencilerine yaşadıkları inanılmaz olayın müjdesini anlatmaya koştular. Bazı öğrenciler kendi gözleriyle görmek için mezara koştular ama İsa Mesih orada değildi.